Hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde,
temelinde bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin
yer aldığı bir değişim gözleniyor. Bu değişimde
mikroelektronik, iletişim, bilgi teknolojileri, yeni malzemeler gibi
yüksek teknoloji alanlarında, ülkeler arasında amansız
bir yarışma hüküm sürmektedir.
Bu yarışmada teknolojiyi iyi yönetenler ve bilgi
teknolojilerini en etkin kullananlar kazanırken, teknolojiyi iyi yönetemeyenleri
ise teknolojinin kendilerini yönetmesi tehlikesi kapılarında
beklemektedir.
Yaşamımızın her noktasına etkili hale gelen
teknolojinin her düzeyde yönetilmesi gerekmektedir. Peki ama teknoloji yönetimi
nedir veya teknoloji nasıl yönetilir?
Amerikan Ulusal Araştırma Kurumu’nun raporuna göre,
Teknoloji yönetimi; "Bir organizasyonun stratejik ve taktik amaçlarının
şekillendirilmesinde ve bunlara ulaşılmasında ihtiyaç
duyulan teknolojik kapasitenin planlanması, geliştirilmesi ve
uygulanmasıdır."
Teknoloji yönetimi, yöneticilik ile teknik uzmanlık arasındaki
bağlantıyı kurmak ve teknoloji transferi, teknoloji
pazarlaması, teknolojik planlama, Ar-Ge, tasarım, imalat,
prototip oluşturma, test etme gibi teknolojinin sağlanmasına
ve geliştirilmesine yönelik faaliyetlerin planlanması, örgütlenmesi,
koordinasyonu ve kontrolüyle ilgili etkinliklerin tümüdür.
Teknoloji : Ticari bir değer elde etmek için gerçekleştirilen
üretim faaliyetlerinde bulunurken, insanların kullandığı
yol ve yöntemler yada insanların çevresini değiştirmek için
sahip olduğu ve kullandığı tekniklerin tümü şeklinde
tanımlanabilir.
Teknik : Üretme ve bu tekniğin uygulanması ile ilgili
gerekli alet makine ve malzemeleri geliştirme bilgisidir.
İktisatçıya göre teknoloji milletlerin refahını
yükselten bir araç,
Mühendislere göre teknoloji: bir malın imali için gereken
veya cam, çimento, plastik gibi maddelerin üretilmesinde kullanılan
yöntemler dizisidir.
Bir ekonomist için teknoloji kaynak girdiler ile üretim çıktıları
arasında sıkışmış bir ölçme tekniğidir.
Nasıl tanımlanırsa tanımlansın teknoloji ;
hayatımızı kolaylaştıran, iş ve üretimde
verimliliği artıran sihirli bir güçtür. Ancak bu sihirli gücü
insanların mutluluğu ve refahını artırmak için
kullanmak, onun en iyi şekilde yönetilmesi ile mümkündür.
Teknolojiyi üretmek mi transfer etmek mi ?
Teknoloji Transferi : tekno- ekonomik karakterli bilgi ve tecrübenin
firmalar, sektörler, bölgeler ve ulusal ekonomiler arasında ki
hareketi veya bir bilginin veya bilgi paketinin vericiden alıcıya
aktarılmasıdır. Bu işin kolay yanıdır başlangıçta
geçerliliğ olan bu yöntem sürekli olursa etkisizleşir pahalı
hale gelir.
AR_GE : Araştırma, bilinmeyeni bilmeye, öğrenmeye
yönelik yapılan bilimsel- teknolojik faaliyetlerdir. Geliştirme
ise mevcut bilgiyi veya teknolojiyi yeni düzenlemelerle daha doğru yönlendirme
faaliyetidir.
Araştırma üç gruba ayrılır
- Temel araştırma: Sonuçların pratik değeri ve
uygulanıp uygulanmayacağına bakılmaksızın
yapılan, bilimin sınırlarını genişletmeye,
öğrenmeye anlamaya yönelik çalışmadır.
- Uygulamalı Araştırma : Temel araştırmalar
sonucunda üretilen bilgileri kullanarak belirli problemlere tam yada
yeterli yaklaşımla çözüm bulmayı amaçlayan çalışmalardır.
- Veri Tabanı Oluşturmaya Yönelik Araştırma :
Topografik ve jeolojik haritaların hazırlanması,
meteorolojik verilerin toplanması, fiziksel ve kimyasal
sabitlerin ve özelliklerin saptanması, hayvan ve bitki türlerinin
saptanması, minerallerin tanımlanması ve sınıflandırılması
gibi bilimsel faaliyetler bu gruba girer.
Ülkemizde ki durum :
1993 yılında toplanan Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu
2003 yılı sonunda arştırmacı sayımızı
onbin kişide 15 olarak hedeflemişti aslında çok düşük
olan bu hedefi yakalayamadık on binde 12 de kalındı
Bu sayı Yunanistanda onbinde 45 dir
AR-GE harcamalarına GSMH’dan ayırdığımız
payda çok küçük.
2003 yılı için GSMH’dan ayrılan pay binde 3 den binde
10’a çıkarmak hedefleniyordu
Binde 6’lar zor yakalandı
Bu rakam Japonya da yüzde 3 civarındadır.
Yani ulaştığımız rakamın 5 katı
Ama bu süreçte Türkiye AR-GE’de dünya ölçeğinde 40. sıradan
25’lere yükseldi
Bu önemli bir iyileşmedir. Bunu küçümsememek gerekir.
AR-GE’de Üniversite-Sanayi
Hem bilim üreten , hem de sorun çözmeye yönelik araştırmalar
yapma potansiyeline sahip kurumların başında üniversiteler
gelmektedir.
Sanayi ise ; ülkedeki mevcut bilimsel ve teknolojik potansiyelden
yararlanan, bu potansiyelin harekete geçmesine destek veren sonuçta
bunları üretime dönüştüren kesimdir.
O halde gerek üniversite ve gerekse sanayi; bilim-teknoloji ve üretim
zincirinin birer halkasıdır. Birbitrinden soyutlanamaz.
AR-GE’ye ayrılan paralardan kısmak tasarruf değildir.
İSRAFTIR....
Bunun en güzel örneği İrlandadır. İrlanda sadece
ürün için yabancı sermaye çekmiyor aynı zamanda ileri
teknoloji yaratma şansına sahip sermayeyi çekiyor.
İleri teknoloji ürünlerinin ihracatımız içindeki payı
% 4 civarındadır.
Bu oran İrlanda da % 47 dir. Arjantinde bile bizim iki katımız
yani % 8’e ulaşmaktadır.
Ar-Ge Karşısındaki en büyük engel tembellik,
umutsuzluk, olumsuzluk ve
Ar-Ge pahalıdır diyenlerve DEĞİŞİME KARŞI
OLANLARdır!...
Bilim doğru düşünme , sistemetik bilgi edinme sürecidir.
Bilimde olması gereken
- Tarafsızlık
- Genelleyici olması,
- Doğru ölçü,
- Kanıtlanabilir olması
- Olanı incelemesidir.
21. yüzyılda küreselleşen ve bilgi çağına giren
dünya da başarının yolu rekabetten, rekabetin yolu da
TEKNOLOJİ YÖNETİMİNDEN geçmektedir.
Araştırmalar, bildiklerimiz ve öğrendiklerimizin paylaşılması
ve bilgi birikimi sağlaması açısından önemlidir.
Ülkemizde bilgi toplumuna geçiş Öncelikle bilginin toplanması,
paylaşılması ve yayılması ile sağlanabilir.
Hızlı ve zorlu rekabetin hakim olduğu günümüzde, iş
dünyasında ancak teknolojik güce sahip olan ve teknolojiyi iyi yöneten
firma/kurumlar rekabette başarılı olacaktır.
Teknoloji yönetimi konusunda iki farklı yaklaşım söz
konusudur.
Birincisi, mikro yaklaşım; teknolojiyi firma bazında
planlama, koordine etme ve yönlendirmeyi içerirken, makro yaklaşım;
ülke genelinde teknolojik tahmin, teknolojik planlama, bilim-teknoloji
politikasının belirlenmesi, uygulanması ve kontrolüyle
ilgili etkinliklerin tümünü inceler.
Mikro yaklaşımda, yani firma bazında ele alınan
teknoloji yönetiminde asıl hedef, firmanın kârını ve
üretimini artırmaya dönük olarak, teknik olanaklarla insangücü
kaynaklarını en uygun şekilde planlama, örgütleme ve
koordine etme suretiyle yönetim etkinliğini gerçekleştirmektir.
Teknoloji yönetimi yöneticilik ile teknik uzmanlık arasında
bir bağlantı kurar ve işletmenin rekabet edebilmesi ve büyümesi
için hangi teknolojiye ne şekilde (Ar-Ge veya teknoloji transferi)
yatırım yapılacağı; teknolojinin ne şekilde
üretilebileceği, ne şekilde geliştirilebileceği ve
nasıl pazarlanacağı; firmanın organizasyon yapısının
yeni teknolojik gelişmelere göre ne şekilde değiştirilmesi
gerektiği ve sahip olunan teknolojiyle firmanın izleyeceği
rekabet stratejilerinin neler olmasının gerektiği konusunda
yol gösterir.
Burada klasik anlamdaki işletme yönetiminden farklı olan
yan, teknolojik yeniliklerin firma stratejisini oluşturmada temel
belirleyici olmasıdır.
Makro yaklaşımda ise, teknoloji yönetimi, ülkenin sosyo-ekonomik
kalkınma hedeflerine uygun olarak, bilim-teknoloji planlaması,
politikanın belirlenmesi, teknolojik yatırımlar teknolojik
altyapıyla ilgili etkinliklerin yürütülmesi konularını
ele almaktadır.
Teknoloji yönetiminin kapsamı içinde; teknolojk tahmin,
teknolojik planlama, teknolojik risk analizleri, Ar-Ge yönetimi,
teknolojik yeniliklerin yönetimi, teknolojik rekabet stratejileri,
teknoloji transferi, mühendislerin ve bilim adamlarının yönetimi,
teknoloji ve organizasyonel değişimler gibi konular yer almaktadır.
Teknolojik gelişme ve teknolojik yeniliklere sahip olabilmek
rekabette en güçlü silahtır.
Ar-Ge ve teknoloji geliştirme yatırımları uzun
vadede kârlı ve nitelikli, yetişmiş insangücü gerektiren
yatırımlardır.
Endüstri firmaları maliyet, zaman, risk, kâr, teknolojik lider
olma gibi nedenlere bağlı olarak, yeni fikirleri ortaya koymak (innovation),
yeni ürün, mevcudu geliştirme, maliyeti düşürme, malzeme
yenileme gibi araştırma tipleri arasından kendilerine bir
strateji tayin ederler.
Teknoloji yönetiminde firmaların karşılaştıkları
iki önemli problem :
- Mevcut kaynakların yetmeyeceği kadar çok proje başlatmak
- Kritik kaynakları birden çok proje için tahsis etmek
Kısacası, disiplin eksikliği, yöneticilerin zor
kararlar almaktan kaçınmaları sayılabilir. Teknolojik
yenilikleri, birikimleriyle birleştirerek ürüne dönüştüren
ve ekonomik kazanç sağlayan kuruluşlar, rekabette önemli
avantajlar elde ederler. Bu nedenledir ki ürün geliştirme konusunda
yürütülen AR-GE firmaların gündeminde küçümsenmeyecek bir yer
tutmaktadır.
KAYNAK :
Kaya, Muammer ( www.turk.internet.com)
Erdem,Sedat, 28.03.2003 Üniv. San. İşbirliği ve
Teknoloji Geliştirme konulu panel konuşması
Teknoloji Yönetimi derneği (www.tyd.org.com)
|